Tuzla Masaj Salonu

Tuzla Masaj Salonu

Tuzla Masaj Salonu “Annem bunu alalı daha bir sene bile olmadı,” dedi Grace. “Hatta muhtemelen garantisi bile devam ediyordur. Fakat artık oradan çıkan bir şeyi yiyemem.” “Temizlemek istemeni anlıyorum,” dedi Devlin. “fakat alette bir mesele yok.” “Julius, Grace’in omzunu sıktı. “Yiyecekleri atmana yardım ederim. İşimiz bitince de gidip yenisini alırız.” N efes Al 127 J ulius, showroomda sıra sıra dizilmiş parıl parıl parlayan buzdolaplarını inceliyordu. Bir tabanca satıcısının showroomunu geziyormuş gibiydi.

Cihazların parlatılmış yüzeyleri ona ileri teknoloji ürünü askeri zırhları hatırlatmıştı. “Bu kadar farklı çeşitte buzdolabı olduğunu hiç bilmiyordum,” dedi. Grace, ölü fareyi ve votkayı buldukları andan beri bitkin de olsa ilk kere keyifli bir görüntü çiziyordu. Gülümsediğinde Julius’un içi rahatladı. Onun Dev’in sorgusuna soğukkanlı tepkiler verişini izlemek yaptığı en zor işlerden biri olmuştu. O an onu hiç kimsenin sual soramayacağı, geçmişi unutabileceği güvenli bir yere götürmek gelmişti içinden. Hâlâ Grace’in on altı yaşındayken onu öldürmeye çalışan bir katilin kanıyla kaplanmış hâlindeki görüntüsünü silmeye çalışıyordu kafasından.

Tuzla Masaj Salonu

Tuzla Masaj Salonu “Daha önce hiç böyle bir alışveriş yapmadın anladığım kadarıyla,” dedi Grace. Jm « K M N İIIM J ayne Ann Krentz “Hayır,” dedi Julius itiraf eder benzer biçimde. “Seattle’daki dairemin mutfak aletlerini iç mimar seçti. Harley’den almış olduğum evde buzdolabı dâhil her şey vardı esasen.” Artık “en tuhaf ikinci randevularım” listesinin en başında buzdolabı almaya gitmek var diye düşündü Julius. “Benimle gelmek zorunda değildin,” dedi Grace. “Hiç lüzumlu değildi gerçekten.” “Hayır gerekliydi,” dedi Julius. Satıcının onlara doğru gelişini izlerken, “fakat bu işler benim boyumu aşıyor,” diye ekledi hemen.

“Bir buzdolabında neye dikkat etmen gerektiğine dair bir fikrin var mı?” “Yalnızca annemin aldığı buzdolabının son modelini soracağız o kadar.” Grace derin bir nefes aldı. “Gerçi bana ciddi bir yük getirecek ama neyse.” Julius, buzdolabının parasını ödemeyi teklif edecekti fakat dilini tuttu. Grace’in bunu reddedeceğini biliyordu. Grace gözünün kenarıyla ona baktı. “Teşekkürler.” “Ne için?” “Buzdolabını niçin değiştirmek istediğimi anladığın için.” “Anlıyorum.” Ölü bir farenin bıraktığı anı aslabir dezenfektan ya da ovalamayla çıkmazdı. “Anladığını biliyorum.