Tuzla Mutlu Son Hizmetleri -Ebru
Tuzla Mutlu Son
böylece okuldan da kurtulmuÅŸ olacaklardı… Hem karanlık bir evin içerisini görmek karanlıkta daha basit olurdu. AnlayabilmiÅŸ miydim? «Jem ne olur…» «Scout, sana son defa söylüyorum. Ya sus ya da eve git. Her gün biraz daha fazla kıza benziyorsun.» Tanrı biliyor ki bu ÅŸekilde diyince onlara katılmaktan baÅŸka seçeneÄŸim kalmamıştı. Radley’lerin arka bahçesindeki yüksek tel örgünün altından geçmeyi yeÄŸledik. Görülme olasılığımız azdı. Tel geniÅŸ bir bahçeyi ve bir minik barakayı çevreliyordu. Jem alt teli kaldırdı ve Dill’e iÅŸaret etti. Ardından ben geçip Jem’e teli tuttum. Güç bela geçti. «Çıtınızı çıkarmayın,» diye fısıldadı. «Çalılara dolanırsanız ölüleri bile uyandırırsınız.» Dakikada belki bir adım atıyordum. Jem’in ayışığında beni çağırdığını görünce birazcık hareketlendim. Bahçeyi avludan ayıran kapıya geldik. Jem dokununca kapı gıcırdadı. «Tükürsene,» dedi Dill. «Bizi kafese kıstırdın, Jem,» dedim.
Tuzla Mutlu Son
«Buradan rahat basit çıkamayız.» «HiÅŸÅŸt… Tükür Scout!» AÄŸzımız kuruyuncaya dek tükürdük. Jem kapıyı yavaşça kenara çekip tel örgüye dayadı. Artık avludaydık. Radley’lerin evinin arka tarafı, önünden de beterdi. Kırık dökük bir veranda ev boyunca uzanıyordu. İki kapı, aralarında da iki kara pencere vardı. Tavanın kenarını sütun yerine bir dikme tutuyordu. Kenarda bir kuzine vardı. Üzerindeki ayna ayışığını yakalayıp ürkütücü bir biçimde yansıtıyordu. «Ayy…» dedi Jem usulca. «Ne var?» «Tavuklar.» Görünmeyene dikkat etmek zorunda olduÄŸumuz Dill tarafınca doÄŸrulandı. Evin yanına sürünerek ulaÅŸtık. Kırık panjurlu pencereye dolandık. Pervaz Jem’den birkaç santim yukarıdaydı. Dill’e «Sana el vereyim,» dedi. «az bekle.» Dill’i altın beÅŸik yapmış olup yukarı kaldırdık. Pervazı yakaladı. «Çabuk!» dedi Jem. «Fazla dayanamayız.» Dill omuzuma vurunca onu aÅŸağı indirdik. «Ne gördün?» «aslabir ÅŸey. Perdeler. Uzakta ufacık bir ışık var.» «Haydi tüyelim,» dedi Jem. «Arkayı tecrübe edelim.» Tam karşı çıkıyordum ki beni hiÅŸÅŸt diye susturdu. «Arka pencereyi deneyelim.» «Dill… Hayır dedim.» Dill Jem’e yol verdi. Jem ayağını basamaÄŸa koyunca basamak gıcırdadı. Durdu: Ağırlığını dengelemeye çalışarak bastı. Ses çıkmıyordu. İki basamak atladı ve ayağını verandaya bastı. Dizlerinin üzerinde pencereye gidip içeri baktı. Gölgeyi iÅŸte on an farkettim. Åžapkalı birinin gölgesiydi. İlkin aÄŸaç sandım fakat rüzgâr yoktu.
Son yorumlar